Güzel bir soruyla başlıyoruz.
Gerçekten anda mısın? Anı yaşıyor musun?
Nedense anı yaşamak benim kafamda sürekli eğlenmek gibi bir anlam teşkil ediyor. Bu yargıyı neden ve nasıl böyle oluşturduğumu bende bilmiyorum.
An da olmak hep eğlenmek, gülmek keyifli vakit getirmekten çok öte. İçinde bulunduğun zaman diliminde ruhen orda olduğun kadar bedenen de orda mısın?
Aklın geçmişte veya gelecekte olmama durumu. Tam da o anda olması demek. Bunları zaten biliyor olabilirsin. Beni etkileyen asıl şey duyduğum, okuduğum veya fark ettiğim örnekler oldu.
Mesela yemek yerken aldığımız her lokmada bir sonraki lokmayı düşünerek yemek yiyoruz bir çoğumuz. Hiç birimiz de o lokmanın verdiği tokluk hissi veya haz da değiliz çoğu kez. Hep bir sonraki...
Başka bir örnek de çalışırken hep tatil düşünüp tatildeyken de işi düşünmemiz. Bütün bir yıl hep o kısa veya uzun tatil hayaliyle çalışıp sonra da çalıştığımız her bir anı değersiz kılıp zevk almıyoruz. Tatile gittiğimiz de de (özellıkle tatilin sonuna doğru)" Of,işe gidicem." diye söylenmeye başlıyor ve tatilin güzel anlarını da iş düşünerek heba ediyoruz.
Zihin geleceğe veya geçmişe gitmeye çok meyillidir. Hatta hep kötüyü düşünmeye programlandırmıştır.(Bunu da bir ara konuşalım.) Ama zihnimizi kontrol edebiliriz. Şu anı yaşayabiliriz. Böylece her şeyden çok daha fazla keyif alacak ve bu keyfi sonuna kadar yaşayacağız. Bu hemen olacak bir şey değil ama zamanla zihin buna alışacak. Sadece kendini geçmişte veya gelecekte hissettiğinde bunu kısa sürede fark edip bulunduğun ana gelmek gerekli. Hepsi bu kadar.
Peki ya şimdi, var mısın benimle an da olmaya?
Yorumlar
Yorum Gönder